Monday, October 22, 2007

Gazeteci gözüyle Izmir vs. Istanbul...

İlk postumda çok da kısa olsa bir kıyaslama yapmıştım. Ama çok net olarak farkları ortaya çıkaran bu yazı ile bir çok hissime tercüman olunmuş bile.

İzmir ile İstanbul'u her fırsatta kıyaslayanların ve İzmir'i horlayanların, bazı gerçekleri görmeleri için istedim. Bu isteğimde haklı mıyım, haksız mıyım, okuyunca karar verirsiniz.

Cem Baracuda yazıyor... Bir senedir Ege Life dergisinde yazıyorum ya, imtiyaz sahibi,yani patron sevvgili Cumhur Küçükkahveci, Ege Life'ın geleneksel yazarlar için beni İzmir'e davet etti. Atladım uçağa gittim İzmir'e. O akşam hem yazarlar toplantısına katılacağım hem de gündüzİzmir; acenteleri ile görüşmeler yapacağım. Havaş'ın servisi ile direkt Karşıyaka'ya geçtim. İlk toplantım orada. Apartmanın bahçesinden girerken bir hanımla karşılaştım.

"Günaydın"dedi; gülümseyerek.
Aha!... ne hoş. Ama şaşırdığım için ben karşılık veremedim. Bakakaldım. Apartmana girdim. Merdivenleri çıkarken bir beyle karşılaştım. Gülümseyerek bir günaydın da ondan aldım. Allah Allah. Şu "Ege Life'ın kudreti"ni görüyormusun? Yavaş yavaş; İzmir'de beni tanımaya başladılar demek.

Neyse ilk ziyaretimi gerçekleştirdim. İki saat sonra Konak'ta bir başka toplantım var. Doğru vapura. Biletimi alacağım. Gişedeki memur da "günaydın" dedi. Tanıdı beni tabii ki... Geçtim turnikeden. Vapur geldi. Millet sakin sakin duruyor. Şöyle sağıma bir omuz, soluma birçelme geçtim öne. Koştum, girdim vapura. Herkesten önce kaptım bir yer,oturuyorum. Önce yanımdaki, sonra karşımdaki ve daha sonra gelen delikanlıda günaydın" dedi. E normal artık tabi. Kolay değil. Koskoca Ege Life'ın koskoca yazarıyım. Tanıyacaklar beni. Ama o ne, herkes birbirine gülümseyip selam vermeye başladı. Hatta yanımdaki öğrenci olduğu anlaşılan bir delikanlı yerinden kalkıp bir kadına yer verdi, kadın da, kadının kocası da delikanlıya ayrıayrı teşekkür ettiler. Neyse, Akraba olsalar gerek. On dakika sonra vapur yanaştı. Ben yine çalımlarıma devam edip insanların arasından sıyrılıp hemen en öne geçtim. Vapur yanaşmadan atladım. Her zamanki gibi başladım benden önde gidenlerle yarışmaya. İlerideki direğe kadar şu kızı geçmeliyim. Haydioğlum bastır. Ohh geçtim. Şimdi bir ilerideki direğe kadar şu öndeki şapkalı amcaya yetişmeliyim. O da tamam. Şimdi... Ani bir fren ve durdum. N'oluyo yaa?Napıyosun oğlum? Nereye yetişiyorsun? . Daha buluşmana bir saat var. Dur bi.. Sakin ol!Oturdum "pasaportta" (iskele yanında bir semt) bir yere. Başladım İzmir'lileri gözetlemeye.

İzmir'liler gülümsüyor. Surat asma yok.
İzmir'liler birbirlerine "günaydın" diyor, selam veriyor.
İzmir'liler yürüyor, itişmiyor, yarışmıyor.
İzmir'liler yere çöp atmıyor, tükürmüyor.
İzmir'liler birbirlerini dinliyor, aynı anda konuşmuyor.
İzmir'liler vapurda, otobüste okuyor.
Yeşil yanar yanmaz zart-zurt korna çalmıyor. Yürrüü diyebağırmıyor.
İzmir'liler nazik.
İzmir'liler temiz.
İzmir'liler güzel.
İzmir güzel.

Kendimi EFES'in kuruluş efsanesindeki, tavada pişirdiğibalığını kapan küçük yaban domuzunu (Jabali) kovalarken tesadüf eseri Efes'i keşfeden balıkçıya benzettim. Ben İzmir'i keşfettim. İzmirliyi keşfettim bu seyahatimde. Bu arada herkesin de İzmirli olamayacağını da keşfettim. Peki ben İzmirli olabilir miyim acaba? Kocca bir soru işareti.

Bu arada; Acaba neden hala bazı İzmirliler İstanbullu olmaya çalışır? İşte onu anlamam. İstanbul'da taş üstünde taş mı kaldı? İstanbul'da dolaşacak (tecavüzeuğranmayacak) park mı kaldı, İstanbul'da çantanı çapraz asmadan dolaşacak cadde mi kaldı, peki ya yürüyecek kaldırım var mı?

Nişantaşı'nda köpek pisliklerine, Aksaray'da tükürüklere basmamak, kaldırımlarda ki arabalara çıkmamak, Beyoğlu'nda omuz yememekiçin ''slalom" yapmak zorunda kalmak hoş mu? Günde 1.5 saat gidiş, 1.5 saat dönüşten 3 saati yoldageçirmenin 8 saat uykuyu çıkarınca maliyetinin 1 senede 54 gün (kabaca senede 2ay yolda) olduğunu bilen var mı? Ya istanbul'da işten eve gelip tekrar eğlenmeye çıkmanın hemenhemen imkansız olduğunu, bu yüzden akşam dışarı çıkacakların naylon torbada gece kıyafetini ve ayakkabısını yanında işe götürmek zorundaolduğunu biliyor musunuz? Karşıda oturan annelerin ortalama ancak ayda 1 kezziyaret edilebildiğini biliyor musunuz?

Sorarım "ortalama" bir İstanbulluya; En son apartmanınızdaadını bile bilmediğinize emin olduğum komşunuzdan ne zaman tuz, kahve istediniz? Bırakın onu ne zaman ona günaydın dediniz, selam verdiniz veya aldınız? Düzenli görüştüğünüz kaç arkadaşınız var? İş ve para konuşmadan en son ne zaman ve kiminle muhabbetettiniz? Bunları boş verin. En son "sadece kendiniz için" ne kadar vakit ayırdınız ve nezaman? Hepsi bir yana, bir bayana kapıyı açtınız, otobüste veya vapurda yer verdiniz. Teşekkür mü bekliyorsunuz? Ne teşekkürü? Hazır olun, kadının kendisinden veya kocasından ''höösst" diye karşılık alırsanız şaşırmayın. Hadi Lütfen "herkesi kendin gibi zannetme" geyiklerine falan girmeyelim. İstanbul da durum budur.

Monday, October 1, 2007

Minik bir ara verdim.. biliyorum...

Evet gerçekten de minik bir ara oldu.. nerdeyse iki aydır yazmadım.. hatta bloguma bakmadım bile... aman bu dönem boş durmaktan ya da kötü olmaktan kaynaklanan şeyler değildi...

Sanırım çok meşguldüm... Neler oldu bu arada neler...

Son yazımda yazdığım gibi eve yerleştim... süsledim.. güzelleştirdim.. Hatta parti (nerdeyse) bile verdim.. ama en yakın arkadaşlarımın evimi henüz görmemiş olmaları düşündürücü.. ama malesef ikamet adresiniz istanbul olunca mesafeler büyüyor ve günler yetmiyor..

Bu dönemdeki en güzel ve önemli gelişme ise artık dünyanın en yakışıklı amcasıyım ben :) 2027 kainat güzeli, dünyalar şirini, minicik yeğenim 27 ağustos 2007 tarihinde dünyaya geldi.. iyi ki de geldi, bizi bizden aldı... resimlerini koymadı isterdim ama kendi gözümden bile nazar değer diye ödüm kopuyor.. o yüzden üzgünüm.. resim yok.. :(

istanbula gelince.. her gün aşık olup aynı zamanda nefret ettiğim başka bir şehir olamaz.. eğer evim işyerimin üstünde olmasa sanırım çok zorlanırdım.. ama halimden yine de memnunum.. izmiri özlemek konusunda bir gelişme yok.. her gün özlüyorum...

bunlar dışında mağazamızı en sonunda açtık.. herkesleri bekliyoruz.. herkeslerin tanıdıklarını, onların tanıdıklarını.. ve de onlarınkini...

başkaaaa... hmmm.. gezdim gördüm öğrendim...

şimdilik bu kadar.. umarım bir sonraki 2 ay sürmez.. kendinize iyi davranın...

byeee... (şen bir üslupla seslendirilmelidir..)

Monday, August 13, 2007

Home Sweet Home....

En sonunda, net olarak 162 gün bekledikten sonra evime kavuştum.. O kadar mutluyum ki ilk evime taşınmaktan, nerdeyse bir yıl dışına çıkmaya niyetim yokmuş gibi hissediyorum.. Ancak ben kendimi biraz biliosam bir hafta sürer bu heves..

Ama o hevesin bana yaptırdığı ilginç aktiviteler de yok değil.. Misal çamaşır astım ve topladım, bulaşık yıkadım, ütü denedim ( sadece denedim olmadı ), yemek yaptım ( kaşarlı tost, corn flakes, üzerine yoğurt dökülmüş meyve )... acaip eğlenceli..

Paylaşmak istedim büyük kitlemle.. bu blogu okuyorsanız zaten evime ya geldiniz ya da gelmek üzeresiniz.. yakında ev maceraları altında inanılmaz yazılarla yeniden karşınızda olacağım.. sevgisellerimle...

Tuesday, August 7, 2007

Zihnim mavi ekran çıkarmaya başladı..

Tamamen error durumdayım.. Bu yüzden de epeydir yazmıyorum. Aylar süren otel yaşamı, yaşanan aksilikler, yeni şehir, yeni hayat derken sanırım sistem çökmek üzere. Bu kadar olumsuz cümleye tezat olacak ama kendimi mutlu hissediyorum. Sanırım delirdim...

Geçen bir ayı özetlesem sığmaz, yazsam okunmaz... Güzel geçti diyelim, siz sağ ben selamet.. Seçimlerde İzmir'in gavurluğu feci şekilde yerlerde süründü, ona değinmeden geçemeyeceğim...

Onun dışında arabamı sattım, gezdim, gördüm, öğrendim... Transformers izledim, bayıldım.. Ama The Simpsonsa gidince gülmekten öleyazdım.. Spider Pig diyorum başka bir şey demiyorum..

Sevgilsellerimle...

Monday, July 16, 2007

Çeşmeeeeeeeeeee....

Evet sevgili kitlem.. 3 gün için geldiğim canım İzmirimde 10 gün kalarak hem bünyevi hem ruhani rahatlamamı yaşamış bulunmaktayım.. Her ne kadar bu geçen sürenin iki pazarı hariç %100 çalışmış bulunsam da burda olmak, yine yeni yeniden fevkuladeydi...

İlk geldiğim günlerde yaşadığım ben buraya ait değilim depresif hali zamanla kendini ya benim İstanbulda ne işim var? ya da ben manyak mıyım? serzenişlerine bıraktı kendini.. bunda elbette ki egenin incisinin pırıltılı Çeşmesinin etkisi çok büyüktü.. iki haftaya bölünmüş iki gece ve 3 gündüzün bünyedeki karşılığı = sırıtma, yanık ten, alkollü kan, sosyal barın dolması, kumru, binilemeyen jet-ski vs...

İstanbulda yaşamayı çok sevdim ve hallice alıştım.. ancak yazları çeşmesiz kalmayı ne derece kabullenebilirim bilemiyorum.. Harika günlerimi bir adet bile görselle süsleyememek beni üzdü.. aslında siz okuyanlar üzülün çünkü ben hepsini gördüm..

sevgi ve de saygılarımla...

Wednesday, July 11, 2007

Ailemin son bombası...

Altta duran şirin ötesi errrrrkek bebek, sevgili kuzenimle az sevdiğim? kocasının direkt mamülüdür. Tuba ile Ergün Alar'ın dünya güzeli yavruları Emir Alar dün itibari ile benim tarafımdan tüm boğumlarından öpülmüş ve de koklanmıştır. Allahım onu nazarlardan saklasın, ömrü de kendi gibi güzel olsun inşallah..



Buyurun George Clooney tadında pozlar...



Thursday, June 21, 2007

Reklamın kötüsü olur mu? Olurmuş...

Geçen pazar bebekte uzun bir yürüyüş yaparkene gözümüze bir araba çarptı.. Yok yok bu kez gördüğüm uç arabalardan birinin resmini koymayacağım çünkü bünye alıştı.. ( aynı gün lamborghini gördüm hiç bahsetmicem bile.. ) Bu kez gördüğüm araba bir Audi. Ama olayı Audi olmasından çok sahibinin yaşadığı bitmez çileler.. Ben arkadaşın yalancısıyım; dediğine göre 0 kilometre aldığı bu araç bir yıldan beri sürekli yağ eksiltiyor ve servis buna bir türlü çözüm bulamıyor. Yine klube yakın çevrelerce belirtildiği üzre, her servise yağ sorunu ile gittiğinde servis ve yağ ücreti alınmış ve üstüne sorun da çözülmemiş..


Velhasıl, ( bayılıyorum bilmediğim kelime kullanma sanatına.. böyle sanat yok aslında ben element de uyduruyor olabilirim.. ) arkadaş muzdarip, biz de bilinçli tüketici olarak yayımlıyoruz. E benim sitemin de hiti hiç az değil, hali ile, ben de internete yayan insan olarak internet aleminde yerimi almak istedim. Tek derdim vatandaşa hizmettir..


Buyurun görseller...